9 Mayıs 2014 Cuma

NİHAT HATİPOĞLU - Hz. Ömer'in adaleti: Tokata tokat

NİHAT HATİPOĞLU - Hz. Ömer'in adaleti: Tokata tokat

NİHAT HATİPOĞLU
 
 

Hz. Ömer'in adaleti: Tokata tokat

 
Hz. Ali şöyle der: "Bildiğim bütün muhacirler gizli olarak hicret etmişlerdir. Lakin Ömer b. Hattab bundan müstesnadır. O hicret edeceği zaman kılıcını kuşandı, yayını omzuna astı, oklarını ve mızrağını eline aldı ve Kâbe'ye gitti. Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri, o esnada Kâbe'nin yanında bulunuyorlardı. Hz. Ömer (r.a.) Kâbe'yi yedi defa tavaf ettikten sonra Kureyş müşriklerini liderlerinin bulunduğu yere vardı. Ve müşriklere meydan okudu. Şöyle dedi:
 
Ey müşrikler. İşte ben de Medine'ye gidiyorum! Anasını ağlatmak, hanımını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyenler peşime düşsün, şu vadinin arkasında karşıma çıksın.
 
Sonra çıktı ve yürüdü. Ancak hiç kimse peşine düşüp onu takip etme cesaretini gösteremedi."
 
 
Günaha dalmışa dua edin
 
Hz. Ömer'in huzurunda bulunan müminlerden biri anlatıyor:
 
"Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfus sahibi bir kimse vardı. O adam zaman zaman Hz. Ömer'in yanına gelirdi. Bir ara Hz. Ömer o kimseyi göremez oldu. Çevresindekilere sordu.
 
'Falan zat ne yapıyor, artık görünmez oldu?' Cemaat şöyle dedi:
 
'Ey Müminlerin Emiri! O kendini içkiye verdi.' Bu sözü duyan Hz Ömer hayli üzüldü ve kâtibini çağırarak, 'Bu adama şöyle yaz: Ömer b. Hattab'dan falan kimseye... Selam sana! Kendisinden başka ilah olmayan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı çetin ve ihsanı bol olan Allah'a hamd ederim. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur, dönüş ancak O'nadır.'
 
Hz. Ömer mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek, 'Allah'a yönelmesi ve Allah'ın tevbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz!' dedi. O zat Hz. Ömer'in mektubunu alınca 'Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul edip, azabı çetin olandır' cümlesini tekrar tekrar okudu ve 'Allah beni hem azabı ile korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini vaat etmiş' diyerek ağladı ve güzelce tevbe etti.
 
Hz. Ömer o zatın tevbe ettiğini haber alınca sevindi ve şöyle dedi: 'Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde onu doğru yola getirmeye, Allah'ın affına güvenmesini sağlamaya çalışınız. Tevbe nasip etmesi için Allah'a dua ediniz. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız.'
 
 
Mü'minun suresindeki müminler
 
Hz. Ömer (r.a.) anlatır: Hz. Peygamber'e (s.a.v.) vahiy indiği zaman, yüzünün yakınlarında arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi. Biz bundan vahiy haline girdiğini anlardık. Bir gün ona vahiy geldi. Bu hal oluştu. Bizler bir müddet bekledik. Sonra Efendimiz'in (s.a.v.) üzerindeki o hal açıldı. Kıbleye yöneldi ve ellerini kaldırıp;
 
"Allah'ım (hayrımızı) artır, bizi (iyilik yönünden) noksanlaştırma. Bize ikram et, bizi zillete düşürme. Bize iyilikte bulun, bizi mahrum etme. Bizi tercih et, (düşmanlarımızı) bize tercih etme. Allah'ım, bizi razı kıl, bizden de razı ol!" buyurdular sonra:
 
"Bana on ayet indirildi. Kim bunları tatbik ederse cennete girer" buyurdu ve Mü'minun suresinden ilk on ayeti okudu: Ayetler şöyledir:
 
"Muhakkak ki, müminler felaha ermişlerdir: Onlar namazda huşu içindedirler. Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. Onlar zekâtlarını verirler. Onlar iffetlerini korurlar, ancak zevceleri ve ellerinin sahip olduğu hariç. Bunlar kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte onlar, haddi aşan kimselerdir. Yine onlar emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler. Namazlarını muhafaza ederler. İşte onlar, ebedi kalacakları Firdevs cennetine vâris olanlardır."
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder