16 Ekim 2014 Perşembe

Dünyevileşmek...

Dünyevileşmek...



 Şöyle bir mütalaa ettim, eş-dostla bir araya gelip muhabbet ettiğimizde nazarımızın hep bu dünyaya dönük olduğunu gördüm. 

Dünya ile ahreti, konumuzun bu yönüne bakan vechesiyle özetleyececek olursak; İslamiyeti kabul edip inanan her Müslüman bilir ki, bu dünya bir imtihan yeridir. Yani ahretin tarlası. Burada çalışmak var, rahat yok. Ahrette ise artık çalışmak, koşturmak yok. Hesap var, mizan var, cennet var cehennem var...

Dünyevileşmeyi ise, ahreti unutup sırf dünya için çalışmak, yaşamak diye tanımlayabiliriz. Bu noktada Mehmet Şevket Eygi Hocamızın, 'Çağımızın büyük ve yıkıcı manevî felaketlerinden biri' olarak ifade ettiği Dünyevileşme hakkında söylediklerine bir göz atalım. Bakalım neymiş dünyevileşmek?

-   Âhireti gerektiği kadar düşünmemek, ona hazırlanmamak...

-   Hiç ölmeyecekmiş gibi fânî dünya işlerine yönelmek, onlar için çalışıp çırpınmak...

-   Dünyayı amaç bilmek...

-   Dünya hayatının bir imtihan olduğunu unutmak...

-   Dünya tuzaklarına düşmek...

-   Öteki dünya için azık toplamamak...

-   Dünya hayatı ve âhiret hakkında Kur'anın, Sünnetin, İslam'ın verdiği bilgilerden, yaptığı uyarılardan gafil olmak;

-   Lüks ve israf beyinsizliklerine kapılmak.



İnsanoğlu olarak, yarınımızdan çok bugünümüzü düşündüğümüz için yatırımlarımız, kazançlarımız, düşüncelerimiz hep bu dünyadan yana. 'Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız' hadisi şerifini bilmeyenimiz yoktur. Fakat biz Müslümanlar, bu hadisin ilk cümlesini genel olarak yerine getiriyoruz. Yani hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışıyor, evler alıyor, evlere sığmıyor, büyüğünü istiyoruz. Daha güzelini, daha iyisini istiyoruz. Daha neler neler istiyoruz...

Hadisin ikinci kısmına gelelim şimdi. Mesela bize bildirilse, yarın öleceğimizi bilsek acaba ne yaparız? Böyle rahat ve kaygısız yaşamaya devam edebilir miyiz? Hiç sanmıyorum.

Dünya, tüm cazibedar fitneleriyle bize koşarak geliyor. Nefsimize hoş geliyor. Hemencecik kabul ediyor, bu şekilde yaşamaya alışıyoruz. Böyle olunca da asıl dünyaya geliş gayemizi, görevlerimizi aksatıyor, hatta çoğu zaman yerine getiremiyoruz. 

   Bu minvalde beni çok etkileyen bir hadisi şerif şöyle:

   Bir zaman gelecek, ummetim beş şeyi sevip beş şeyi unutacak:

1. Dünyayı sevip ahireti unutacak

2. Hayatı sevip ölümü unutacak

3. Saray ve köşkleri sevip kabirleri unutacak

4. Malı sevip hesabı unutacak

5. Yaradılmışları sevip yaradanı unutacak 

    Yazımı,'Büyüklerin sözleri sözlerin büyüğüdür' hükmünce Bediüzzaman'ın bir sözüyle bitirmek istiyorum: SIRF DÜNYA İÇİN Mİ YARATILDINIZ Kİ BÜTÜN VAKTİNİZİ ONA HARCIYORSUNUZ?

    Sağlıcakla kalın sevgili dostlar...

 
İsmail Aybey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder