25 Mayıs 2016 Çarşamba

Aslıhan Erkişi - Aziz çöpü dışarı çıkarır mısın?

Aslıhan Erkişi - Aziz çöpü dışarı çıkarır mısın?

 
Aslıhan Erkişi

a.erkisi@meydangazetesi.com.tr
25 Mayıs 2016, 02:59


Nobel aldıktan sonra gökten inmişim gibi eve gittim…

“Aziz çöpü dışarı çıkarır mısın” dedi hanım.

“Ama ben Nobel aldım” dedim.

“Olsun sen yine de çöpü dışarı çıkar” dedi.

Aldığı Nobel kimya ödülünü Anıtkabir’e bağışlayan Prof. Aziz Sancar’ın Nobel almasına gösterilen fazla ilgi üzerine bir televizyon ekranında yaptığı espri niteliğinde ki açıklamasından bu sözler. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Teknik Üniversitesine de konuk olmuştu değerli hoca. Mütevaziniyle yüksek gönüllüğüyle dikkatleri üzerine toplamış, herkesin sevgisini kazanmıştı bir anda.

Dolu başaklar gibi

Evet.. Sancar hoca Nobel almış bir bilim insanı. Ama sonuçta en kıymetli şeyin de sahibi. Ailesi…

Nobel alsa da. Kariyer olarak bulutlar üstünde de olsa o bir eş ve baba… Meslek ne olursa olsun, insani ilişkiler her yerde, herkeste aynı. Micheal Jackson, Messi, Obama da olsanız bu aynı. Obama da büyük ihtimal bebeklerinin altını değiştirme, biberonla süt içirme, bebek arabasıyla gezdirme gibi bir çok babanın yaptıklarını o da yapmıştır. Statünüz  baba olmayı, anne olmayı, kısaca “insan olmayı” değiştirmiyor.

Mesele “nasıl insan olduğunuz” Aile içinde nasılsanız, dışarda da aynı sevecenlik ve muhabbeti aksettirmeniz. İçi farklı, dışı farklı olan insanların ruh sağlığı da gözlem altına alınmalı öyle değil mi?

Sancar hoca içi-dışı bir olmanın güzel bir örneği. Dolu başaklar gibi, öyle kasıntılı, eleştiren, eyyyy diye başlayan konuşmalar değil, daha insani konuşmayı yeğliyor.

Yalan dünyanın arsaları

Öyle dediysem, ”herkesin yalan söylediği, herkes böyle, öyleyse sende söyle, napalım canım” dediğimi düşünmeyin. Gerçekte geçici yalan dünya burası. Geçen gün nette gezinirken bir arsa ilanına denk geldim. Arsa kocaman, etrafında ağaçlar ve değeri milyonlarla ifade ediliyor.

Param olsa alırdım, ne güzel diye geçirdim aklımdan. Sonra, kalbim bana:

“Dünyada bu kadar aç, muhtaç, eğitime ihtiyacı olan, suyu, ilacı bile bulamayan insanlar varken, paran olsa bırakıp gideceğin bu arsayı mı alırdın? Yoksa ardından hayırla anacak birçok insan bırakmayı mı seçerdin?” deyiverdi. ‘Burası arsalar bırakılacak değil, gönüllerin, kafaların inşa edileceği yer olmalı’ dedi kalbim yine...

Sancar hoca da öyle dedi.. “Bırakın çocuklar siyaseti, ilime, bilime, kısacası insanı yükselten değerlere sarılın” dedi mealen. Doğru da dedi. Kendini bilen hayatın “Gerçeğini” bilir. Gerçeği bilen ve tanıyanların etkin olduğu bir dünyada da “insanlık” olur. Ötekileştirme, iteleme, hakaret, taciz vs yapanlar ayağını denk alır.

Tevazu

Tevazu ve nezaket büyüklüğün işaretidir. O varsa biliriz ki o gerçekten büyüktür. Kızı geldiğinde bile ayağa kalkan bir Gönülden öğrenmedik mi biz nezaket ve tevazuyu? Onu örnek aldığı için büyük olan büyükleri tanımadık mı asırlarca?

Onun örnekliğiyle “evladım ışığı uyutur musun, yada uyandırır mısın” diyen Selahaddin İçliler BÜYÜKTÜR.

“Kusura bakmayın hocam” denildiğinde, “kendi kusurlarımı hallede bilsem, belki seninkilere fırsatım olur” diye gözümüzde BÜYÜYEN Yesari Asım Arsoy’ları tanıdık..

Hadi şimdi birde bu gözle bakın BÜYÜK? lere..

BÜYÜK Hoca Prof Dr Aziz Sancar’ a hürmetle…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder